Kronik hastalıklar içerisinde kalp sağlığı sorunları, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alıyor. Ancak beslenme alışkanlıklarımız, bu riski önemli ölçüde azaltabilmektedir. Örneğin, düzenli biçimde zeytinyağı tüketen 65 yaş ve üzeri kişilerde felç tehlikesi yüzde 41 azalır. Böylece günlük beslenme tercihlerimiz, kalbimizi koruyan en etkili kalkanlardan biri haline gelir.
Beslenme düzenimizde sıklıkla göz ardı edilen kabak çekirdeği, kalp sağlığı için adeta bir hazine niteliğindedir. Bu küçük besin, içerdiği yüksek magnezyum sayesinde kalp-damar sistemimize olağanüstü katkılar sağlar. Kabak çekirdeği, her porsiyonda önemli miktarda magnezyum barındırır. Bu mineral kalbimizin düzenli çalışması için vazgeçilmez bir elementtir.
Magnezyum, kalp kasının düzenli çalışmasını sağlayarak normal ritmin korunmasında kritik rol oynar. Eksikliği, ritim bozuklukları ve ciddi aritmilere yol açabilmektedir. Elektrolit dengesini koruyarak kalbin etkili pompalamasını destekler. Damar içi iltihabı azaltarak kalp hastalıklarının önlenmesine yardımcı olur.
Kabak çekirdeğindeki magnezyum, kan damarlarını gevşeterek ve genişlemesini destekleyerek tansiyonun dengelenmesini sağlar. Çoklu doymamış yağlar, kötü kolesterolü düşürerek kalp krizi ve felç riskini azaltır. Düzenli tüketim, nitrik oksit üretimini artırarak damar sağlığını iyileştirir.
Günlük 20-30 gram kabak çekirdeği, protein, lif ve mineraller açısından yeterli destek sağlar. Salatalara, yoğurda veya hamur işlerine eklenebilmekte ya da çiğ olarak tüketilebilmektedir. Tuzsuz tercih edilmeli ve yüksek kalori içeriği nedeniyle porsiyon kontrolüne dikkat edilmelidir.
Yeşil yapraklı sebzeler arasında özel bir yere sahip olan semizotu, kalp sağlığı açısından eşsiz bir besin kaynağıdır. Genellikle bahçelerde yabani ot olarak görülen bu değerli bitki, içerdiği yüksek omega-3 yağ asitleriyle diğer yeşil yapraklı sebzelerden belirgin şekilde ayrılmaktadır. Semizotu, sadece 16kcal/100g kalori içermesine rağmen, omega-3 yağ asitleri açısından son derece zengindir. Bu durum, kilo kontrolüne dikkat edenler için semizotunu ideal bir seçenek haline getirir.
Semizotu, nadir bitkilerden biri olarak doğrudan EPA formunda omega-3 yağ asidi içerir. Bu özellik, onu özellikle vejetaryen ve vegan beslenmede değerli kılar. Aynı zamanda A vitamini, C vitamini, kalsiyum, potasyum ve lif açısından zengin olması sayesinde güçlü bir antioksidan ve kalp dostu besin haline gelir.
Semizotundaki omega-3 yağ asitleri, LDL kolesterolü ve trigliserid seviyelerini düşürerek damar sağlığını destekler. Kan pıhtılaşmasını azaltıcı etkisiyle damar tıkanıklığı riskini azaltır, ancak kan sulandırıcı ilaç kullananlarda dikkat gerektirir. Ayrıca kan basıncının dengelenmesine ve kalp üzerindeki stresin azaltılmasına yardımcı olur.
Akdeniz Diyetinin vazgeçilmez parçası olan zeytinyağı, kalp sağlığı için altın değerindedir. İçerdiği özel yağ asitleri sayesinde damarlarımızı koruyan ve kolesterol seviyelerini dengeleyen bu mucizevi sıvı, günlük beslenme düzenimizde mutlaka yer almalıdır. Sağlıklı yağların en önemli temsilcilerinden biri olarak zeytinyağı, kalp hastalıklarına karşı doğal bir koruma kalkanı oluşturur.
Uzmanlar, zeytinyağının faydalarından yararlanmak için günde 2-3 yemek kaşığı tüketilmesini önerir. Bu miktar, dengeli bir diyetin parçası olduğunda kalp sağlığından metabolizma fonksiyonlarına kadar pek çok alanda olumlu etkiler gösterir. Aşırı tüketim, gereksiz kalori alımına yol açabileceğinden miktarı doğru ayarlamak önemlidir. Araştırmalar, düzenli olarak günde 2 yemek kaşığı sızma zeytinyağı tüketiminin iltihabı azalttığını ve insülin duyarlılığını artırdığını göstermektedir.
Zeytinyağı hem çiğ hem de pişirme amacıyla kullanılabilmektedir. Salatalara eklenerek hem lezzet hem de besin değeri artırılabilmektedir. Limon suyu veya balsamik sirke ile sağlıklı soslar hazırlanabilmektedir. Yüksek ısıya dayanıklı olması sayesinde yemek pişirirken tercih edilebilmektedir. Ancak sızma zeytinyağında yüksek sıcaklık bazı faydalı bileşenleri azaltabileceğinden düşük ısılarda pişirme önerilmektedir. Natürel sızma zeytinyağı, kalite ve besin değeri açısından en iyi tercihlerden biridir.
Denizin soğuk sularında yaşayan balıklar, kalp sağlığı için doğanın sunduğu en güçlü koruyucular arasında yer alır. Özellikle yağlı balıklar, içerdikleri omega-3 yağ asitleri sayesinde kalp ritim bozukluklarını önlemede önemli rol oynar. Bu balıklar sadece kalp krizi riskini azaltmakla kalmaz, aynı zamanda düzenli tüketildiğinde vücuttaki trigliserit seviyelerini düşürür. Damarların esnekliğini artırarak kan akışını düzenler.
Yağlı balıklar arasında omega-3 içeriği bakımından belirgin farklar bulunmaktadır. Soğuk sularda yaşayan somon, içerdiği 1.8 gram omega-3 ile 100 gramlık porsiyonda en zengin kaynaklar arasında yer alır. Uskumru ise, 100 gramında 1.0 gram omega-3 içeriğiyle güçlü bir alternatif sunar. Sardalya da benzer şekilde, 100 gramında 1.4 gram omega-3 barındırır ve düşük cıva içeriğiyle güvenle tüketilebilmektedir.
Omega-3 yağ asitlerinin kalp sağlığı üzerindeki en önemli etkilerinden biri, kalp ritmini düzenlemesidir. Kalpteki elektriksel aktiviteyi dengeleyen omega-3, tehlikeli veya ölümcül olabilecek düzensiz ritme girme riskini azaltır. Özellikle EPA ve DHA olarak adlandırılan omega-3 türleri, kalbin sabit bir hızda atmasına yardımcı olur.
Omega-3'ün kalp ritmi üzerindeki etkileri şunlardır:
Kalp dostu yiyecekler arasında yer alan yağlı balıklar, içerdikleri omega-3 sayesinde kötü kolesterolü (LDL) düşürürken iyi kolesterolü (HDL) artırır. Bunun yanında, damarların esnekliğini artırarak kan akışını düzenler. Kan basıncını kontrol etmeye yardımcı olur. Bu özellikler, damar tıkanıklığı riskini azaltarak kalp krizi ve inme gibi ciddi hastalıkların önlenmesine katkı sağlar.
Amerikan Kalp Derneği, kalp yetmezliği, koroner kalp hastalığı ve felç riskini azaltmak için haftada en az iki porsiyon balık tüketilmesini önermektedir. Özellikle somon, sardalya, alabalık, palamut ve ton balığı gibi omega-3 açısından zengin türler kalp sağlığı için öne çıkar. Haftada iki kez balık yemek, sadece omega-3 alımını artırmakla kalmaz, aynı zamanda kalp krizi, felç ve ani ölüm riskini de düşürür. Balık yemeyenler, bitkisel kaynaklardan veya takviyelerden omega-3 alabilmektedir. Ancak doğal balık tüketimi protein, vitamin ve mineraller açısından daha avantajlıdır. Taze balık bulunmadığında donmuş veya konserve alternatifler tercih edilebilmektedir. Kızartma yerine ızgara, fırın veya buğulama gibi sağlıklı pişirme yöntemleri besin değerinin korunmasını sağlar.
Sofranızın renklisinden sağlık bulacaksınız! Kırmızı üzüm, içerdiği resveratrol bileşiği sayesinde kalp sağlığı için gerçek bir hazine olarak öne çıkar. Bu güçlü polifenol, özellikle üzümün kabuğunda yoğun şekilde bulunmaktadır. Vücudunuza pek çok fayda sağlar. Kırmızı şarap üretiminde üzüm kabuklarının fermantasyona dahil edilmesi nedeniyle, bir kadeh kırmızı şarap yaklaşık 1 mg resveratrol içerir.
Resveratrol, doğal olarak bazı bitkilerde bulunan ve en güçlü antioksidanlardan biri olarak kabul edilen bir polifenoldür. Bu güçlü antioksidan, vücutta kan damarlarını genişletmek ve kan pıhtılaşmasını azaltmak gibi önemli etkilere sahiptir. Çok sayıda bilimsel çalışma, resveratrolün yüksek antioksidan potansiyeline sahip olduğunu göstermiştir.
Resveratrolün kalp sağlığı üzerindeki en önemli etkisi, kan damarları için koruyucu bir astar sağlayarak beyin ve kalp iltihabına karşı koruma sunmasıdır. Ayrıca hücreleri oksidatif stresin neden olduğu hasarlardan korur. Serbest radikallerin vücutta yarattığı zararı azaltır. Resveratrolün kalp dostu yiyecekler arasında yer almasının nedeni, antioksidan ve anti-inflamatuar özellikleri sayesinde vücudu korumasıdır.
Kırmızı üzümün faydaları şunları içerir:
Resveratrol, kolesterol dengesini destekleyerek kalp sağlığında önemli rol oynar. Kırmızı üzüm ve ürünleri, LDL (kötü) kolesterolü düşürüp HDL (iyi) kolesterolü artırabilmektedir. LDL oksidasyonunu azaltarak damar tıkanıklığını önler ve kan pıhtılaşmasını yavaşlatır. Böylece kalp krizi ve felç riskini azaltmaya yardımcı olur. Ayrıca düşük karbonhidratlı beslenme HDL seviyelerini yükselterek damar temizliğini destekler. HDL’nin düşük olduğu durumlarda kalp-damar hastalıkları riski artar. Bu nedenle resveratrol içeren kırmızı üzüm düzenli tüketilmelidir.
Son araştırmalar, çekirdekli üzümün çekirdeksiz üzüme göre daha faydalı olduğunu göstermektedir. Üzüm çekirdeğinde bulunan proantosiyanidinler cildin elastikiyetini artırarak yaşlanma belirtilerini azaltabilir. Kalp sağlığı açısından önemli olan bu bileşenler, enflamasyonu azaltır, kolesterol dengesini iyileştirir. Yağ metabolizmasını hızlandırır ve polifenoller sayesinde güçlü antioksidan etki sağlar. Lif açısından zengin olması sindirim sağlığını destekler. Faydalarından yararlanmak için üzümler çekirdekleriyle birlikte çiğnenerek tüketilmelidir. Uzmanların önerdiği günlük 50-100 mg resveratrol alımına dikkat edilmelidir.
Tabiatın sunduğu minik mucizeler olan kuruyemişler, kalp sağlığı için adeta doğal bir ilaç görevi görür. Yapılan bilimsel çalışmalar, düzenli kuruyemiş tüketiminin toplam kolesterol ve LDL kolesterol seviyelerinde belirgin düşüşlere neden olduğunu ortaya koymuştur. Aynı zamanda, kuruyemiş tüketiminin daha düşük kalp-damar hastalık riski ile doğrudan ilişkili olduğu gözlenmiştir. Küçük boyutlarına rağmen büyük etkileri olan bu besinler, hayatımızda düzenli yer edindiğinde sağlığımıza pek çok fayda sağlar.
Ceviz, omega-3 ve alfa linoleik asit içeriğiyle kalp sağlığını destekler, beyin fonksiyonlarını korur. Badem, yüksek kalsiyum ve protein oranıyla kemik sağlığına katkı sağlar. Kötü kolesterolü düşürür, E vitaminiyle cilt ve saç sağlığını destekler. Fındık, tekli doymamış yağ asitleri, magnezyum ve E vitamini açısından zengin olup kalp hastalıkları riskini azaltır.
Ceviz, badem ve fındık; lif, omega-3 ve doymamış yağ asitleri sayesinde kan trigliserid seviyelerini düşürerek damar sertliği riskini azaltır. Bu yağ asitleri kanın pıhtılaşmasını önleyerek kalp krizi ve felç riskini düşürür, tip 2 diyabete karşı koruma sağlar. Düzenli olarak haftada birkaç kez 30 gram kuruyemiş tüketimi kalp sağlığına katkıda bulunur.
Kuruyemişler yüksek kalorili olduklarından fazla tüketim kilo alımına ve LDL kolesterol yükselmesine yol açabilmektedir. Diyabet veya insülin direnci olanların porsiyonlara dikkat etmesi gerekir. Kavrulmuş, tuzlu veya işlenmiş kuruyemişler faydalı bileşenlerini kaybedebilmekte ve tuz oranı hipertansiyon riskini artırabilmektedir. Ayrıca alerjik reaksiyonlara yol açabileceği için alerjisi olanlar dikkatli olmalıdır.
Mutfağınızın kırmızı kahramanı domates, içerdiği güçlü bir antioksidan olan likopen sayesinde kalp sağlığı için vazgeçilmez besinlerin başında gelir. Bu kırmızı sebze, kalp hastalıklarına karşı koruyucu etkisiyle ve damar sistemini güçlendiren özellikleriyle dikkat çeker. Üstelik doğru pişirme ve tüketim yöntemleriyle faydaları katlanarak artar.
Likopen, domatesin kırmızı rengini veren, güçlü antioksidan özelliklere sahip bir karotenoiddir. Serbest radikallerle savaşarak hücreleri oksidatif stresten korur, LDL kolesterolün oksidasyonunu engeller ve ateroskleroz riskini azaltır. En zengin likopen kaynağı domates ve domates ürünleridir. Düzenli tüketimi, kalp sağlığını destekler, kan basıncını düşürür ve damarları korur.
Domates, çoğu sebzenin aksine pişirildiğinde likopen açısından daha zengin hale gelir. Isı, domatesin hücre duvarlarını parçalayarak likopenin emilimini kolaylaştırır. Araştırmalar, pişirmenin likopeni iki katına çıkardığını ve antioksidan kapasiteyi %60’ın üzerinde artırdığını göstermektedir. Domates salçası, ketçap ve domates suyu, çiğ domatese kıyasla çok daha fazla likopen içerir.
Likopen yağda çözünen bir bileşiktir. Bu nedenle zeytinyağı ile birlikte tüketildiğinde vücut tarafından daha iyi emilmektedir. Pişmiş domatesin zeytinyağı ve sarımsakla birleşimi, antioksidan etkisini güçlendirir ve kansere karşı koruyucu etkiyi artırır. Ayrıca ciltte kolajen üretimini destekleyerek genç ve sağlıklı bir görünüm sağlar. Domatesin kabuklu tüketilmesi, likopen ve beta karoten alımını en üst düzeye çıkarır.
Mutfakların vazgeçilmez aroması sarımsak, keskin kokusu kadar kalp sağlığı üzerindeki etkileriyle de dikkat çeker. Güçlü antioksidan bileşenler içeren sarımsak, damar tıkanıklığının önlenmesinde, kan basıncı ile kan yağlarının düşmesinde önemli rol oynar. Sadece bir diş sarımsak bile kalp ve damar sistemini desteklemek için yeterli olabilmektedir. Özellikle çiğ sarımsak yemenin faydaları, damarların esnekliğini korumak ve kan basıncını dengelemek açısından oldukça fazladır.
Sarımsak, içerdiği kükürt bileşikleri sayesinde güçlü bir antioksidan etkiye sahiptir. Bu özelliği ile hücreleri serbest radikallerin zararlı etkilerinden korur. Yaşlanma belirtilerinin gecikmesine yardımcı olur. Ayrıca, vücuttaki iltihaplanmaları azaltarak genel sağlığı destekler. Doğal bir antibiyotik olarak bilinen sarımsak, içerdiği ajoene adlı kükürt bileşiği sayesinde kanı tamamen doğal bir şekilde inceltir.
Sarımsağın kalp damar sistemi üzerindeki etkileri şunlardır:
Bununla birlikte, sarımsağın faydalarını maksimum düzeyde alabilmek için her gün 1 diş büyüklüğünde sarımsak tüketmek yeterlidir. Kalp dostu yiyecekler arasında yer alan sarımsak, özellikle çiğ formunda daha etkilidir. Çünkü pişirme işlemi, içerdiği faydalı bileşiklerin kaybına neden olabilmektedir.
Sarımsağın kan sulandırıcı etkisi, özellikle antikoagülan ilaç kullananlar için dikkat gerektirir. Aşırı tüketimi veya aspirin gibi ilaçlarla birlikte alınması kanama riskini artırabilmektedir. Antihipertansif veya lipid düşürücü ilaç kullananların da sarımsak tüketmeden önce doktora danışması önemlidir. Tansiyonu düşük kişiler, ölçülü şekilde sarımsak tüketebilirler. Ancak sarımsak suyu, draje ve tablet gibi ürünler için mutlaka uzman görüşü alınmalıdır. Kalp sağlığını desteklemek için günlük 1 diş sarımsak yeterli olup, doğru dozda bilinçli tüketildiğinde damar sağlığını koruyan doğal bir besindir.
Kahvaltı sofralarının sade ama güçlü besin kaynağı yulaf ezmesi, kalp sağlığı üzerinde önemli etkilere sahiptir. Beta-glukan adı verilen özel bir çözünür lif içeren yulaf ezmesi, kolesterol seviyelerini düşürmede doğal bir silah görevi görür. Düzenli tüketimi, damar sertliğini önleyerek kalp hastalıkları riskini azaltır. Bu basit besin, kalbinizi korumanın en lezzetli yollarından biridir.
Yulaf ezmesini diğer tahıllardan ayıran en önemli özellik, içinde bulunan beta-glukan adlı çözünür liftir. Beta-glukan, sindirim sisteminde jel oluşturarak kötü LDL kolesterolün emilimini engeller ve vücuttan atılmasını sağlar. Böylece damar tıkanıklığını önler. Bilimsel araştırmalar, düzenli yulaf tüketiminin LDL kolesterol seviyelerinde %5-10 arasında azalma sağladığını göstermiştir. Ayrıca beta-glukan, kan şekeri emilimini yavaşlatarak kan şekerinin dengeli yükselmesine katkıda bulunmaktadır. Yulaf ezmesi aynı zamanda avenantramid adlı antioksidanlar içerir. Bunlar damar duvarlarındaki oksidatif stresi azaltarak kalp hastalıkları riskini düşürür
Yulaf ezmesi, beslenme düzenine dahil etmenin en kolay yollarından biridir.
Kalp sağlığına ne iyi gelir sorusunun cevaplarından biri olan yulaf ezmesini sabah rutininize eklemek için bazı pratik öneriler:
Uzmanlar, günlük yaklaşık yarım su bardağı kuru yulaf (pişmiş olarak 1-1,5 su bardağı) tüketmenin yeterli olduğunu belirtmektedir. Bu miktar, önerilen günlük beta-glukan alımını karşılayarak kolesterol seviyelerinde anlamlı bir düşüş sağlayabilmektedir. Özellikle sabah kahvaltılarında tercih edilen yulaf ezmesi, gün boyu tokluk hissi vererek kilo kontrolüne de yardımcı olur.
Meyve dünyasının yağ şampiyonu avokado, zeytin haricinde tekli doymamış yağ içeren tek meyve olarak kalp sağlığı için benzersiz bir besin kaynağıdır. Avokado, içeriğindeki yüksek oranda sağlıklı yağlar, vitaminler ve mineraller sayesinde günlük beslenmenizde mutlaka yer alması gereken bir süper gıdadır. Yağ oranının yüzde 60'ı doymamış yağlardan oluşan avokado, bu sayede kalp hastalığı riskini azaltmaya ve kan basıncını düşürmeye yardımcı olur.
Avokado, içerdiği tekli doymamış oleik asit sayesinde kandaki kolesterolü düşürür ve kalp damarlarının daralmasını önler. Bu özelliği nedeniyle, birçok diyetisyen ve uzman tarafından "fonksiyonel gıda" olarak kabul edilmektedir. Avokado, kötü kolesterol (LDL) seviyelerini azaltırken iyi kolesterolü (HDL) yükseltir ve bu sayede kardiyovasküler hastalık riskini önemli ölçüde düşürür.
Özellikle içerdiği potasyum miktarıyla dikkat çeken avokado, bir porsiyonda 485 mg potasyum içerir. Bu değer, çoğu insanın bildiği potasyum kaynağı muzdan bile daha yüksektir. Potasyum, kan basıncını dengeler ve sinir-kas sisteminin düzgün çalışmasını sağlayarak kalp dostu yiyecekler arasında avokadonun önemli bir yer edinmesini sağlar. Ayrıca magnezyum ve çeşitli B vitaminleri içeren avokado, kalp ritminin düzenlenmesine yardımcı olur.
Avokadonun kendine özgü tadının ve aromasının oluşmasında yağının büyük önemi vardır. Bunun yanında, avokadoyu beslenme düzeninize dahil etmenin birçok pratik yolu bulunur. En yaygın tüketim şekli, olgun avokadoyu ortadan ikiye bölüp çekirdeğini çıkardıktan sonra kaşıkla doğrudan yemektir. Üzerine biraz limon suyu, tuz ve karabiber eklemek lezzetini artırır.
Avokadoyu kalp sağlığına ne iyi gelir sorusuna cevap verecek şekilde düzenli tüketmek için şu yöntemleri deneyebilirsiniz:
Günlük beslenmenizde avokadonun sağlıklı yağlarından faydalanmak için bir porsiyon (yaklaşık yarım avokado) tüketmek yeterlidir. Böylece vücudunuzun ihtiyaç duyduğu tekli doymamış yağları, potasyumu ve diğer önemli besin maddelerini alarak kalp sağlığınızı destekleyebilirsiniz. Sonuçta avokado, kremsi yapısı ve nötr tadı sayesinde birçok farklı yemeğe uyum sağlayabilen, besin değeri yüksek bir meyvedir.
Günlük beslenme düzenimize eklediğimiz bu on süper gıda, kalp sağlığımızı korumanın en doğal ve lezzetli yollarıdır. Bütün bu besinler düzenli tüketildiğinde, kalp krizi ve felç riskini önemli ölçüde azaltır. Unutmayın ki kalbiniz sizin en değerli varlığınızdır ve ona iyi bakmak, uzun ve sağlıklı bir yaşamın anahtarıdır.
Kalp sağlığı için en etkili besinler arasında zeytinyağı, yağlı balıklar (somon, uskumru), kuruyemişler (ceviz, badem), yulaf ezmesi, avokado, domates, sarımsak ve kırmızı üzüm sayılabilir. Bu besinler içerdikleri omega-3 yağ asitleri, antioksidanlar ve lifler sayesinde kalp-damar sistemini korur.
Uzmanlar, zeytinyağının sağlık faydalarından yararlanmak için günde 2-3 yemek kaşığı (yaklaşık 30-45 ml) tüketilmesini önermektedir. Bu miktar, kalp sağlığından beyin fonksiyonlarına kadar birçok olumlu etki yaratır.
Yağlı balıklar, içerdikleri omega-3 yağ asitleri sayesinde kalp ritmini düzenler, damar esnekliğini artırır ve kan basıncını dengeler. Haftada en az iki porsiyon yağlı balık tüketimi, kalp krizi ve felç riskini önemli ölçüde azaltabilir.
Kuruyemişler, içerdikleri doymamış yağlar, lif ve antioksidanlar sayesinde kolesterol seviyelerini düşürür, damar sağlığını korur ve kalp hastalığı riskini azaltır. Özellikle ceviz, badem ve fındık gibi kuruyemişler, haftada birkaç kez bir avuç (30 gram) tüketildiğinde kalp sağlığına önemli katkılar sağlar.
Sarımsak, güçlü antioksidan ve kan sulandırıcı özellikleri sayesinde damar tıkanıklığını önler, kan basıncını düşürür ve kolesterol seviyelerini dengeler. Günde bir diş sarımsak tüketimi, kalp-damar sistemini desteklemek için yeterli olabilir. Ancak kan sulandırıcı ilaç kullananların doktorlarına danışması önemlidir.
Diyetisyen Ece Kirmit web sitesi ve sosyal medya kanallarında bulunan içerikler bilgilendirme amaçlıdır. Tedavi, tanı ve bilgi için iletişime geçiniz.
@ 2023 Tüm Hakları Saklıdır.