Kronik inflamasyon, şeker hastalığı, kalp hastalığı, yağlı karaciğer hastalığı ve kanser gibi birçok ciddi sağlık sorununa yol açabilmektedir. Anti-inflamatuar Beslenme tam da bu noktada hayatımıza giriyor ve sağlığımızı korumada büyük rol oynuyor. Bu beslenme şekli, inflamasyonu azaltmaya yönelik oluşturulmuş bilimsel olarak kanıtlanmış bir beslenme planıdır.
Anti-inflamatuar Beslenme, vücuttaki inflamasyonu azaltmaya yardımcı olan besinleri içeren bilimsel temelli bir beslenme düzenidir. Aslında kendi başına bir diyet değildir. Daha çok vücudumuzdaki kronik iltihaplanmayı azaltmaya ve önlemeye odaklanan kapsamlı bir beslenme yaklaşımıdır. Temel olarak, meyveler, sebzeler, tam tahıllar, yağsız proteinler ve sağlıklı yağlar gibi anti-inflamatuar besinleri ön plana çıkarırken, işlenmiş gıdalar, şeker ve trans yağlar gibi inflamasyonu tetikleyen yiyeceklerden uzak durmayı önerir.
Bu beslenme modelinin iki genel ilkesi vardır.
Belirli bir anti-inflamatuar diyet olmasa da, uzmanlar Akdeniz tipi beslenmenin inflamasyonu azalttığı konusunda hemfikirdir. Bu beslenme düzeni, günlük kalori alımının yaklaşık %40-50'sinin karbonhidratlardan, %30'unun yağdan ve %20-30'unun proteinden gelmesini öngörür. Özellikle kandaki CRP ve IL-6 gibi inflamatuar belirleyicileri azalttığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Yayımlanan bir çalışmada, Anti-inflamatuar Beslenme tarzını benimsemenin kardiyovasküler hastalık ve kanser riskini önemli ölçüde azalttığını göstermiştir. Aynı zamanda yayımlanan başka bir çalışmada, bu beslenme planının kemik sağlığını destekleyebileceğini ve bazı kadınlarda kırık riskini azaltabileceğini ortaya koymuştur.
İnflamasyon, vücudun bakteri, virüs, toksin veya yaralanma gibi zararlı etkenlere karşı verdiği doğal savunma tepkisidir. İnflamasyonun iki temel türü vardır: akut ve kronik.
Araştırmalar, kronik inflamasyonun oldukça yaygın olduğunu ve yaşam tarzı faktörleriyle (obezite, sigara, stres, kötü beslenme) tetiklendiğini göstermektedir. Vücudun bu dengesiz tepkisini kontrol altına almak için, anti-inflamatuar besinler açısından zengin bir beslenme planı büyük önem taşır.
İnflamasyonu azaltmak için beslenme düzenimizde yapacağımız değişiklikler hayati önem taşır. Anti-inflamatuar Beslenme planında hangi besinleri tüketmeli, hangilerinden uzak durmalıyız? Bu sorunun yanıtı, sağlığımızı doğrudan etkiler.
Anti-inflamatuar besinler arasında en güçlü etki gösterenler şunlardır:
Bununla birlikte, bazı besinler inflamasyonu tetikleyebilmektedir. Bu sebeple bunlardan da kaçınmak gerekir.
Ayrıca fast food, cips ve hazır atıştırmalıklar gibi işlenmiş gıdalar ile aşırı alkol tüketimi de iltihaplanmayı tetikler. Sağlıklı bir Anti-inflamatuar Beslenme için bu gıdaları mümkün olduğunca sınırlandırmak önemlidir. Uzmanlar, Akdeniz diyeti gibi taze sebze-meyve, balık, zeytinyağı ve tam tahıllar içeren beslenme düzenlerinin inflamasyonu azalttığını belirtmektedir.
Anti-inflamatuar Beslenme uygulamasına başlamak için adım adım bir strateji izlemek oldukça önemlidir. Öncelikle, beslenme düzeninizi omega-3 yağ asitleri, C vitamini, polifenoller ve lif açısından zengin besinlere odaklamak gerekir. Bu tür besinler, vücuttaki iltihaplanmayı azaltmada etkili rol oynar.
Günlük yaşamda anti-inflamatuar diyeti uygulamak için pratik bir yöntem, inflamasyona neden olan yiyeceklerin sağlıklı alternatifleriyle değiştirilmesidir. Örneğin, atıştırmalık tabaklar yerine sebze dilimleri ve humus, patates kızartması yerine fırınlanmış tatlı patates, tereyağlı veya peynirli soslar yerine zeytinyağı, sirke ve otlar kullanabilirsiniz. Ayrıca günde 2,5-3 litre su tüketmek ve yeşil çay içmek de inflamasyonu azaltmada yardımcı olur.
Anti-inflamatuar Beslenme günlük alınan kalorilerin yaklaşık %40-50'sinin karbonhidratlardan, %30'unun yağdan ve %20-30'unun proteinden gelmesini öngörür. Beslenme düzeninize şu temel prensipleri dahil etmelisiniz:
Bu beslenme tarzı, Akdeniz diyetine dayalı olduğu için sadece inflamasyonu azaltmakla kalmamaktadır. Kalp hastalığı riskini, kan basıncını ve "kötü" LDL kolesterolünü de düşürür. Bunun yanı sıra, daha ince bir bel, daha net bir zihin ve daha iyi bir cilt gibi faydalar da sağlar. Bu beslenme düzenini uygulayanlar genellikle kilo kaybı yaşar. Bu beslenme tarzını benimseyen kişiler genellikle daha enerjik hisseder. Daha iyi uyur ve daha sağlıklı bir yaşam sürer.
Anti-inflamatuar beslenme, vücuttaki iltihaplanmayı azaltmaya yardımcı olan besinleri içeren bir beslenme düzenidir. Omega-3 yağ asitleri bakımından zengin balıklar, renkli meyveler, yeşil yapraklı sebzeler, zeytinyağı ve baharatlar gibi besinleri tüketmeyi, rafine şeker ve işlenmiş gıdalardan kaçınmayı içerir.
Anti-inflamatuar besinler arasında somon, sardalya gibi yağlı balıklar. Çilek, yaban mersini gibi renkli meyveler. Ispanak, brokoli gibi yeşil yapraklı sebzeler. Zeytinyağı, avokado, ceviz gibi sağlıklı yağlar. Zerdeçal, zencefil gibi baharatlar bulunmaktadır.
İnflamasyonu tetikleyen yiyecekler arasında rafine şeker, beyaz un gibi rafine karbonhidratlar, işlenmiş etler, trans yağlar, fast food, cips ve hazır atıştırmalıklar yer alır. Ayrıca aşırı alkol tüketimi de iltihaplanmayı artırabilmektedir.
Anti-inflamatuar beslenme, kronik inflamasyonu azaltarak diyabet, kalp hastalıkları, romatizmal hastalıklar ve kanser gibi ciddi sağlık sorunlarının riskini düşürmeye yardımcı olur. Ayrıca kilo kontrolü, daha iyi cilt sağlığı ve zihinsel netlik gibi faydalar da sağlayabilmektedir.
Anti-inflamatuar diyeti günlük hayata entegre etmek için, öğünlerinizde tam tahılları tercih edin. Bol miktarda taze meyve ve sebze tüketin. Omega-3 kaynakları ekleyin. Zerdeçal gibi anti-inflamatuar baharatlar kullanın ve işlenmiş gıdaları sınırlandırın. Ayrıca günde 2,5-3 litre su içmeyi ve yeşil çay tüketmeyi ihmal etmeyin.
Diyetisyen Ece Kirmit web sitesi ve sosyal medya kanallarında bulunan içerikler bilgilendirme amaçlıdır. Tedavi, tanı ve bilgi için iletişime geçiniz.
@ 2023 Tüm Hakları Saklıdır.