Besin alerjisi, yaygınlığı artan ve alerjik hastaların, ailelerinin yaşamları üzerinde etkisi olan halk sağlığı sorunudur.
Belirli bir yiyeceğe maruz kalındığında tekrarlanabilir şekilde ortaya çıkan spesifik bir bağışıklık tepkisidir. Bu bağışıklık yanıtları, IgE aracılı ve IgE aracılı olmayan veya her ikisinin bir kombinasyonu olabilmektedir.
Besin intoleransı, besine karşı aşırı duyarlılık durumu olup immunolojik bir reaksiyon değildir. Alerjik olmayan besin duyarlılığı olarak bilinir. Besin intoleransları dünya genelinde görülen bir durumdur. Bu durum ilk olarak sindirim sistemi fonksiyonlarını bozarak kendini gösterir. Belirtiler arasında ishal, kabızlık, karın ağrısı vb. görülür. Duyarlı bireylerde etki eden besinlerin diyetten çıkarılması ile durum düzelir.
Gıda intoleransları bağışıklık dışı reaksiyonlardır. Bunlar, tanımlanmamış mekanizmalar yoluyla;
Besin intoleransında altın standart semptomların iyileşmesi için etki eden besinin diyetten çıkarılmasıdır. Bu durumda;
Kısıtlanmış diyette belirtiler 3-4 hafta içinde ortadan kalkar fakat bu süre kişiden kişiye göre değişebilmektedir. Kısıtlamadan sonra besinler tekrardan diyete eklenir. Bu sayede belirtilere yol açan besin veya besinler tanımlanmış olur.
Besinin içerdiği proteinlere karşı gelişen immünolojik bir reaksiyondur. Besin alerjisinin klinik belirtileri oldukça değişkendir. Doğal seyir hastadan hastaya ayrıca biyobelirteçlerin ekspresyonu ve çeşitli terapötik yaklaşımlara verilen yanıta göre değişebilmektedir. Doğal seyrini anlamak hasta yönetimini başarılı bir şekilde planlamak için esastır.
D vitamini eksikliği, omega-3 ve antioksidanların tüketiminin azalması gibi diyet faktörleri gıda alerjisi riskinin artmasıyla ilişkilendirilmiştir. Ayrıca obezite faktörü de gıda alerjisi riskini artırmaktadır. Antasitlerin kullanımı, alerjenlerin sindirimini azaltır ve bu da daha bozulmamış proteine maruz kalmaya neden olur.
Besin alerjisi, dünya çapında çok yaygındır ve önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelmektedir. Dünya çapında 220 milyondan fazla insanın besin alerjisinden muzdarip olduğu tahmin edilmektedir. Coğrafi bölge, atopik hastalıklar, besinin içerisindeki alerjen miktarı, yaş farklılıkları gibi faktörler hassasiyet durumunu değiştirmektedir. Besin alerjisinin yetişkinlerin yaklaşık %2 ile 5'ini etkilediği tahmin edilirken, bu oran çocukların %6-8'ini etkilemektedir. Besin alerjisi neredeyse tamamen pediatrik bir hastalık olarak kabul edilmiştir. Çünkü vakaların çoğu çocuklukta başlar ve büyüme ile birlikte kaybolma eğilimi gösterir.
Besin alerjisinin doğal seyrini anlamak, bu rahatsızlıkları olan hastaların yönetiminde esastır. Besin alerjisi tipik olarak yaşamın ilk 2 yılında başlar. Çoğu çocukluk besin alerjisi, yaşamın ilk veya ikinci yılında kazanılır. Daha sonra geç çocukluk dönemine kadar kademeli olarak düşer. İnek sütü ve yumurta gibi bazı gıda alerjileri genellikle geçmektedir. Fakat yer fıstığı ve ağaç fıstığı alerjilerinin yetişkinliğe kadar devam etme olasılığı daha yüksektir.
Alerjik reaksiyona sebep olan yüz elliye yakın besin bulunmaktadır. FAO (Gıda Tarım Örgütü) göre dünya çapında alerjik reaksiyonlara neden olan 8 adet besin bulunmaktadır. Süt, yumurta, fıstık, fındık, buğday, soya, balık ve kabuklu deniz ürünleri yer almaktadır. Hardal, susam ve ayrıca bölgesel alerjen olarak karabuğday, pirinç ve kereviz de dahil edilmiştir. Her toplum kendine özgü farklı alerjen profiline sahiptir.
Bebeklik ve çocukluk çağında en sık alerjen besinler; inek sütü, yumurta, soya fasulyesi ve buğdaydır.
Yumurta alerjisi, yaşamın ilk yılında tamamlayıcı beslenmede yumurtanın eklenmesiyle en sık görülen alerjendir. Çocuklarda yumurtanın beyazı sarısına göre daha alerjiktir. Yumurta beyazı bebeklere 1 yaşından önce verilmemeli ve başlandığında da yavaş yavaş artırılmalıdır. Herhangi bir alerjik belirti ortaya çıkıyorsa yumurtaya en az 6 ay ara verilmelidir.
İnek sütü alerjisi çocuklarda en sık görülen besin alerjisidir. 1-4 yaş arasında yüksek oranda görülür. İnek sütü alerjisinde tepkiye yol açan temel faktör sütte bulunan proteinlerdir. Alerjide egzama, kurdeşen, ishal ve kusma gibi belirtiler yer alır. Bu durumda duyarlılık söz konusu olduğunda süt tüketiminden kaçınmak gerekir. Kalıcı süt alerjisi olanlar ömür boyu sütten kaçınırlar. Bu nedenle kemik kaybını önlemek için diyette yeterli kalsiyum olduğundan emin olmak hayati önem taşır. Yeterli kalsiyum seviyeleri kemik sağlığı ve kas performansı için hayati önem taşır.
Çocuklarda beslenme yeterliliği sorunlu olabilmektedir. Çünkü alerjen gıdalar diyetteki besinlerin büyük bir bölümünü sağlamaktadır. Bu nedenle alerjenik besinlerden kaçınılması diyet çeşitliliğini azaltır. Diyet seçimlerini ciddi şekilde sınırlar. Bu nedenle besin alerjisinde beslenme için profesyonel desteğe ihtiyaç vardır.
Yetişkinlik döneminde en sık alerjen besinler; kabuklu deniz ürünleri, balık, yer fıstığı ve kabuklu yemişlerdir. Ayrıca sap kerevizi, soğan, kabak, domates, patates, patlıcan ve havuç yetişkinlerde alerjiye neden olabilmektedir.
Yetişkinlerde gıda alerjileri, çocukluktan beri devam eden veya yetişkinlikte gelişen yeni başlayan alerjiler olabilmektedir. Yetişkinlerde büyüme bir endişe konusu değildir. Fakat temel gıdaların ortadan kaldırılması, hayati besin maddelerinin alımını azaltma potansiyeline sahiptir. Bu durum genel sağlığı etkileyebilmektedir. Yetişkinler süt, buğday veya birden fazla gıdadan kaçınıyorlarsa beslenme riski altındadırlar.
Ülkemizde alerjik reaksiyonlardan korunmak için besin etiketlerinde alerjenleri gösteren yasal düzenlemeler yapılmıştır. Türk Gıda Kodeksi Etiketleme Yönetmeliğine 21. Maddesinde Alerjen bileşenlerin veya alerjen işlem yardımcılarının bildirimi bulunmaktadır. Buna göre;
Besin etiketlerinde alejenlerin varlığının vurgulanması ve alerjen içerir ibaresinin bulunması zorunludur. Yiyecek satın alınacağı zaman mutlaka besin etiketine bakılmalı ve uygun olan ürünler alınmalıdır.
Besin alerjisi, hastaların yaşamları üzerinde önemli etkisi olan önemli bir sağlık sorunudur. Gıda alerjisinin teşhisi, klinik öykü ve alerjene özgü IgE'nin kanıtlarına dayanır. Oral gıda yüklemesi altın standarttır ve yeni testler geliştirilmektedir. Gıda alerjisi için iyileştirici bir tedavi yoktur.
Geleneksel olarak yaklaşım;
Son zamanlarda, alerjenik gıdalara daha hızlı tolerans geliştirmeye yardımcı olmayı amaçlayan yeni stratejiler ortaya çıkmıştır.
Bu stratejiler;
1.İnek sütü, yumurta alerjisi olan çocuklarda tolere edilirse, pişmiş süt ve yumurta formlarının erken tanıtılması.
İnek sütü, yumurta alerjisi olan çocukların %70-75'inin aşırı derecede ısıtıldığında tolere edebildiğine dair kanıtlar mevcuttur. Bu durum potansiyel olarak diyet kısıtlamalarını kolaylaştırabilmekte ve tolerans gelişimini hızlandırabilmektedir. Ancak hangi çocukların pişmiş alerjenleri tolere edeceğini tahmin etmek hala zordur.
2.Gıda alerjenlerine karşı duyarsızlaştırma.
Klinik toleransı artırmak amacıyla yapılır. Söz konusu gıdaya alerjisi olan çocuklara küçük ama artan dozlarda alerjenik gıda verilmesini içerir. Henüz rutin klinik kullanım için önerilmemektedir ve uzman alerji üniteleri dışında denenmemelidir.
3.İnek sütü alerjisi olan bebeklerde probiyotik kullanımı
Gelişmekte olan bir başka ilgi alanı, inek sütü alerjisinin tedavisinde probiyotiklerin potansiyel rolü olmuştur. Kapsamlı hidrolize kazein formülünün Lactobacillus GG'le desteklenmesinin, inek sütü alerjisi olan bebeklerde tolerans gelişimini hızlandırmıştır. Daha ileri araştırmalar hâla devam etmektedir.
Besin alerjisi ve besin intoleransında teşhis ve tedavi en önemli öğelerdir. Besin alerjisinde temel tedavi alerjiye neden olan besinlerin eliminasyonudur. Kişiler duyarlı oldukları besin ve besin bileşenleri hakkında detaylıca bilgilendirilmelidir.
Bir gıda alerjisinin yönetimi, büyük ölçüde rahatsız edici besinlerin dışlanması şeklinde olur. Ancak diyetin geri kalanına yeterince dikkat edilmezse, özellikle çocukların beslenme açısından risk altında olabileceği açıktır. Gıda alerjisi olan yetişkinlerin genellikle beslenme danışmanlığına ihtiyaç duymadıkları düşünülmektedir. Fakat gıdadan kaçınmadan kaynaklanan beslenme sorunları ortaya çıkmaktadır. Bu durum için gıda alerjisi konusunda özel yetkinliğe sahip bir diyetisyen tarafından uygun danışmanlık alınmalıdır.
Besin alerjilerinde beslenme hakkında daha detaylı bilgi almak ve kişisel bir diyet planı hizmeti almak istiyorsanız online diyetisyen hizmetimizden bizlere ulaşabilirsiniz. Bunun için Whatsapp, telefon numarası veya mail adresinden bizlerle iletişime geçebilir ve detaylı bilgi alabilirsiniz.
Diyetisyen Ece Kirmit web sitesi ve sosyal medya kanallarında bulunan içerikler bilgilendirme amaçlıdır. Tedavi, tanı ve bilgi için iletişime geçiniz.
@ 2023 Tüm Hakları Saklıdır.