Günlük yaklaşık 55 mikrogram selenyum ihtiyacımız olduğunu biliyor muydunuz? Bu değerli mineral, hücrelerimizi serbest radikallerin neden olduğu oksidatif hasardan koruyarak yaşlanma karşıtı etki sağlar ve bağışıklık sistemimizi güçlendirmektedir.
1817 yılında keşfedilen selenyum, periyodik tablonun 4. periyodunda, 16. grubunda (6A) yer alan kimyasal bir elementtir. Atom numarası 34 olan bu element, "Se" sembolü ile gösterilmektedir. İsmini Yunanca'da "Ay" anlamına gelen "Selene" kelimesinden almıştır.
Vücutta üretilemeyen bu element, besinler yoluyla alınmalıdır. Hem organik (selenosistein, selenometiyonin) hem inorganik (selenat, selenit) formlarda bulunmaktadır. Doğada toprakta, sebzelerde, deniz ürünlerinde ve et çeşitlerinde bulunmaktadır.
Vücudumuzdaki en önemli mineraller arasında yer alan selenyum, hücresel düzeyde kritik işlevlere sahiptir. Antioksidan sistemde temel rol oynayan bu mineral, glutatyon peroksidaz adlı enzimin yapıtaşı olarak hücreleri oksidatif stresten korur. Böylece DNA, protein ve diğer hücresel yapıların serbest radikallerden kaynaklanan hasara uğramasını engeller.
Selenyum nedir ne işe yarar sorusunun en önemli cevaplarından biri tiroid bezindeki işlevidir. Tiroid dokusu, vücuttaki diğer tüm organlardan daha fazla selenyum içerir. Bu değerli mineral, tiroid hormonlarının metabolizmasında ve düzenlenmesinde kritik rol oynar. Özellikle tiroid hormonlarının aktif formu olan T3'ün üretiminde görev alır. Tiroid bezleri, selenyum içeren enzimler yardımıyla tiroid hormonlarını üretir. Bu hormonlar metabolizma düzenlenmesinde, enerji üretiminde ve hücresel büyüme kontrolünde hayati görevler üstlenmektedir.
Ayrıca selenyum, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde önemli rol oynar. Bağışıklık hücrelerinin etkinliğini artırarak vücudu enfeksiyonlara karşı daha dirençli hale getirir. Virüs ve bakterilere karşı doğal savunmayı güçlendirirken, iltihaplanmayı azaltarak hastalıkların daha hafif geçirilmesine yardımcı olur. Selenyum faydaları arasında bulunan bu özelliği sayesinde, grip ve soğuk algınlığı gibi hastalıklara karşı koruma sağlar.
Selenyum ne zaman alınmalı sorusuna gelince, beyin fonksiyonlarının korunması için düzenli alım önemlidir. Bu mineral, antioksidan özellikleri sayesinde Parkinson, Alzheimer ve multipl skleroz gibi sinir sistemi hastalıklarını kötüleştirebilecek hücre hasarıyla savaşır. Bunun yanında kalp sağlığı için de vazgeçilmezdir. Kalp hastalıklarına yol açan iltihaplanmayı azaltarak damar sağlığını korur. Kan akışını düzenleyerek yüksek tansiyon, damar sertliği ve felç riskini düşürür.
Güçlü antioksidan özelliklere sahip selenyum, sağlığımız için çok sayıda fayda sunar. Bu değerli mineral, glutatyon peroksidaz enzimi aracılığıyla vücudumuzdaki serbest radikallerle savaşarak hücresel hasarı önler ve yaşlanma sürecini yavaşlatır. Selenyum faydaları arasında en dikkat çekeni, oksidatif stresi azaltarak kronik hastalıklara karşı koruma sağlamasıdır.
Bağışıklık sistemini güçlendirerek enfeksiyonlara karşı direncimizi artırır. Bağışıklık hücrelerinin etkinliğini yükselterek viral ve bakteriyel hastalıklara karşı daha güçlü bir savunma hattı oluşturur. Ayrıca doğal öldürücü (NK) hücrelerinin aktivitesini artırarak kanser hücreleri gibi virüs bulaşmış hücreleri yok etmeye yardımcı olur. Özellikle HIV, tüberküloz ve bazı viral enfeksiyonlarda bağışıklık tepkisini artırarak hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilmektedir.
Kalp sağlığı açısından da oldukça önemlidir. Vücuttaki uygun selenyum seviyesi, kalp krizi riskinin azalmasını sağlar. İnflamasyon ile oksidatif stresi düşürerek kalp hastalıkları riskini minimuma indirmeye yardımcı olur. Ayrıca, epidemiyolojik çalışmalar, diyetle selenyum alımı ve kolorektal kanser riski arasında ters ilişki olduğunu göstermektedir. Benzer şekilde prostat, meme ve akciğer kanseri risklerini de azalttığına dair bulgular mevcuttur.
Zihinsel sağlık açısından bakıldığında, selenyum oksidatif stresi önleyerek Alzheimer başta olmak üzere zihinsel gerileme ve hafıza kaybının önlenmesine katkı sağlar. Düşük selenyum seviyelerinin depresyon riskini artırdığı, depresyonu olan hastalarda ise selenyum düzeylerinin daha düşük olduğu bilimsel olarak gösterilmiştir. Bunlara ek olarak, üreme sağlığını koruyarak doğurganlığı destekler, hamile kalmaya çalışan kişilere fayda sağlar. Astım semptomlarını da hafifletir.
Besinlerle selenyum almak, sağlıklı bir yaşam için hayati öneme sahiptir. Bu değerli mineral, günlük beslenmemizde dengeli ve düzenli olarak yer almalıdır. Özellikle deniz ürünleri, et ve tam tahıllar en güçlü selenyum kaynaklarıdır.
Brezilya cevizi, selenyum açısından olağanüstü zengin bir besindir. Sadece bir adet Brezilya cevizi 60-90 mikrogram selenyum içererek günlük ihtiyacın tamamını karşılayabilmektedir. Ancak fazla tüketildiğinde toksik etki yaratabileceği için günde 1-2 adet tüketmek yeterlidir. Yetişkin bir birey için önerilen günlük tüketimi yaklaşık 55 mikrogramdır.
Diğer önemli kaynaklar şöyle sıralanabilmektedir:
Selenyum ne zaman alınmalı sorusuna gelince, gıda takviyesi olarak kullanılacağı zaman doktor kontrolünde yemeklerden önce veya sonra günde 1 tablet şeklinde alınabilmektedir. Fakat günde 400 mikrogramdan fazla alımı toksik etkilere yol açabilmektedir. Dengesiz kullanımı zararlı olabilmektedir. Bu sebeple, doğal beslenmeyle alımına özen göstermek en sağlıklı yaklaşımdır.
Haftada en az 2-3 kez balık tüketmek, kahvaltıda tam tahıllı ekmek tercih etmek ve günlük beslenmede kuruyemişlere yer vermek, selenyum alımını dengeli şekilde sağlamanın pratik yollarıdır.
Hayatımızda ince bir çizgide yürüyen selenyum dengesi, sağlığımız için kritik öneme sahiptir. Vücutta çok az veya çok fazla bulunması durumunda çeşitli sağlık sorunları ortaya çıkabilmektedir.
Selenyum eksikliği belirtileri oldukça çeşitlidir.
Eksiklik durumunda ortaya çıkabilecek sağlık sorunları oldukça ciddidir.
Özellikle gebelikte selenyum eksikliği; düşük riski, fetal büyüme geriliği, erken doğum ve preeklampsi riskini artırabilmektedir.
Öte yandan, selenyum fazlalığı da (selenosis) sağlık açısından tehlike oluşturabilmektedir. Günlük 400 mcg üzerindeki dozlar risk yaratabilmektedir. Selenosis belirtileri arasında bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal, saç dökülmesi, tırnakların kırılması ve periferik nöropati sayılabilmektedir. Bunların yanı sıra, nefeste sarımsak kokusu, sersemlik, solunum güçlüğü hatta körlük gibi ciddi sorunlar da gelişebilmektedir. Dikkat çekici bir şekilde, fazla tüketiminde Tip 2 diyabet riskini artırabilmekte ve tiroid bezine zarar verebilmektedir.
Selenyum faydaları çok olsa da, her yaş grubundan kişide eksikliğine sıklıkla rastlanmaktadır. Bu nedenle dengeli beslenme ve gerektiğinde uzman kontrolünde takviye kullanımı önemlidir. Selenyum düzeyi yaşla birlikte artsa da, düşüklüğü genellikle sağlıksız ve yetersiz beslenme sonucu ortaya çıkar.
Başlıca belirtileri arasında kas güçsüzlüğü, yorgunluk, saç dökülmesi, bağışıklık sisteminin zayıflaması, tiroid sorunları ve depresyon sayılabilmektedir. Ayrıca üreme sağlığı sorunları ve konsantrasyon güçlüğü de görülebilmektedir.
Brezilya cevizi, deniz ürünleri (özellikle ton balığı ve somon), et, yumurta, tam tahıllar ve baklagiller bulunmaktadır. Ayrıca ay çekirdeği ve keçi peyniri de iyi birer selenyum kaynağıdır.
Kadınlarda bağışıklık sistemini güçlendirir, doğurganlığı artırır ve yumurtalık fonksiyonlarını destekler. Ayrıca hamilelik şansını artırabilir ve gebelik sürecinde anne ve bebeğin sağlığını korumaya yardımcı olur.
Genellikle eksiklik yaşayan kişiler için önerilir. Bu durum, selenyumdan fakir beslenme alışkanlıkları olan veya belirli sağlık sorunları yaşayan bireylerde görülebilir. Ancak takviye kullanımı mutlaka bir doktor kontrolünde olmalıdır.
Evet, aşırı alımı (günde 400 mikrogramın üzerinde) zararlı olabilir. Selenosis adı verilen bu durum; bulantı, kusma, saç dökülmesi, tırnak problemleri ve nörolojik sorunlara yol açabilir. Hatta Tip 2 diyabet riskini artırabilir ve tiroid bezine zarar verebilir.
Diyetisyen Ece Kirmit web sitesi ve sosyal medya kanallarında bulunan içerikler bilgilendirme amaçlıdır. Tedavi, tanı ve bilgi için iletişime geçiniz.
@ 2023 Tüm Hakları Saklıdır.