Bilim insanları 80'den fazla otoimmün hastalığın tanımını yapmıştır. Bu hastalıklarda otoimmün hastalıklarda beslenme büyük önem taşımaktadır. Vücudumuzun kendi dokularına saldırdığı bu rahatsızlıklar için kesin bir tedavi bulunmamakla birlikte, semptomları yönetmeye yardımcı olacak tedaviler mevcuttur. Özellikle beslenme düzenindeki değişiklikler, hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde artırabilmektedir.
Tip 1 diyabet, multipl skleroz, lupus ve romatoid artrit gibi yaygın otoimmün hastalıklar "sızıntılı bağırsak" durumu ile ilişkilendirilmektedir. Bu nedenle uzmanlar tarafından geliştirilen otoimmün diyeti, vücuttaki iltihaplanmayı azaltmayı hedeflemektedir. Aslında, işlenmiş gıdalar ve şeker tüketimi vücuttaki inflamasyonu artırarak semptomları kötüleştirebilmektedir. Otoimmün hastalıklar ve beslenme arasındaki bu güçlü bağlantı, bağışıklık sistemini alarma geçiren gıdaları diyetten çıkarmanın ve iyileştirici besinleri eklemenin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Beslenmenin otoimmün hastalıklarda beslenme tedavisi açısından rolü, son yıllarda yapılan araştırmalarla daha da netleşmiştir. Genetik faktörler önemli olsa da, çevresel faktörlerin ve beslenmenin otoimmün hastalıkların gelişiminde %70 oranında etkili olduğu bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır.
Öncelikle, bağırsak sağlığı ve mikrobiyota dengesi otoimmün hastalıklar gelişiminde merkezi bir rol oynar. Tüm otoimmün hastalıklarda sindirim sistemiyle ilgili kronik sorunlar ve bağırsak geçirgenliğinin bozulması ortak bir özelliktir. Bozulan bağırsak geçirgenliği, toksinlerin ve yabancı moleküllerin kan dolaşımına karışmasına izin verir. Bu da zamanla bağışıklık sistemini aşırı uyarır hale getirir ve immün toleransı bozar.
Beslenme alışkanlıkları doğrudan bağışıklık sistemi üzerinde etki gösterir. Örneğin:
İlginç bir şekilde, otoimmün hastalıklar için otoimmün diyeti oluşturulurken ilk adım glutensiz ve kazeinsiz beslenmeye geçmektir. Çünkü gluten ve kazein gibi büyük moleküller, bağırsaktan vücuda geçtiğinde, yatkınlığı olan kişilerde bağışıklık sistemini aktive ederek vücudun kendi dokularına karşı antikor oluşturabilmektedir.
Dahası, D vitamini, omega-3 yağ asitleri, çinko, selenyum ve C vitamini gibi besin öğeleri immün sistem fonksiyonları için önemlidir. Omega-3 yağ asitleri özellikle güçlü anti-inflamatuvar etki gösterir. Romatoid artrit gibi otoimmün hastalıklar ve beslenme ilişkisi bağlamında faydalı olduğu kanıtlanmıştır.
Bununla birlikte, beslenme düzenini değiştirmek otoimmün hastalıkları tamamen ortadan kaldırmasa da, semptomları önemli ölçüde azaltabilmektedir. Klinik çalışmalarda, sadece beslenme düzenini değiştirerek iyileşen çok sayıda otoimmün hasta gözlemlenmiştir. Ancak her otoimmün hastalık için farklı ve özel beslenme önerileri gereklidir.
Bazı besinler otoimmün hastalıklarda beslenme düzeninde özellikle dikkat edilmesi gereken tetikleyiciler olarak karşımıza çıkar. İltihaplanmayı artıran ve bağışıklık sistemini yanlış yönlendiren bu gıdalar, semptomları şiddetlendirebilmektedir.
Otoimmün hastalıklar için en büyük düşmanlardan biridir. Doğal gıdalarla oynamaya başladığımız andan itibaren sorunlar da baş göstermeye başlar. İşleme sürecinde besinler besin değerlerini kaybeder ve vücudumuzun tanımadığı kimyasallara dönüşür. Bu ürünler genellikle lezzet arttırıcılar, koruyucular ve renklendiriciler içerir. Enflamasyona, sindirim sistemi rahatsızlıklarına ve birçok sağlık sorununa yol açabilmektedir.
Buğday, arpa, çavdar gibi besinler, bağırsak astarında iltihaplanmaya neden olabilmektedir. Araştırmalar, gluten moleküllerinin tiroid dokusundaki bazı moleküllerle benzerlik gösterebildiğini ve bu durumun özellikle Hashimoto tiroiditi hastalarında reaksiyonları şiddetlendirebildiğini ortaya koymuştur.
Otoimmün diyeti planlanırken dikkat edilmesi gereken besinlerdendir. Kazein, gluten gibi büyük moleküller içerdiği için bağırsaktan vücuda geçtiğinde bağışıklık sistemini tetikleyebilmektedir. Vücudun kendi dokularına karşı antikor üretmesine sebep olabilmektedir.
Şeker ve nişasta, otoimmün hastalıklar ve beslenme ilişkisinde dikkat edilmesi gereken diğer önemli faktörlerdir. Bunlar:
Ayrıca, yapılan bilimsel araştırmalar, işlenmiş gıdalarda bol miktarda bulunan 7 yaygın katkı maddesinin (glikoz, tuz, emülgatörler, organik çözücüler, gluten, mikrobiyal transglutaminaz ve nanopartiküller) bağırsak geçirgenliğini artırarak otoimmün hastalıklara davetiye çıkardığını göstermiştir.
Bunun yanında, kızarmış yiyecekler, işlenmiş et ürünleri ve fast food ürünleri de iltihaplanmayı tetikleyebildiği için otoimmün hastalıklarda sınırlandırılması gereken besin grupları arasındadır.
Sağlıklı beslenme düzeni, otoimmün hastalıklarda beslenme yaklaşımının temelini oluşturur. Öncelikle anti-inflamatuar gıdalar tüketmek vücuttaki iltihaplanmayı azaltmada etkili bir stratejidir. Araştırmalar, Akdeniz diyetinin otoimmün hastalıklar semptomlarını hafiflettiğini göstermektedir.
Akdeniz diyeti; zeytinyağı, balık, sebze, meyve ve tam tahıllar gibi anti-inflamatuar özellikli besinler içerir. Bu beslenme tarzı, yaşam kalitesini artırırken hastalığın şiddetini azaltabilmektedir. Romatoid artrit hastalarıyla yapılan çalışmalarda, Akdeniz diyeti uygulayan grubun 12 hafta sonra eklem iltihabında önemli iyileşmeler yaşadığı bulunmuştur.
Otoimmün diyeti planlanırken mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Mikrobiyota içeriğinin değişmesi bağırsak bariyerinin bozulmasına ve kronik inflamatuar hastalıkların gelişmesine yol açabilmektedir. Fermente gıdalar (kefir, ev yapımı yoğurt, turşu) bağırsak florasını düzenler ve bağışıklık sistemini destekler.
Aşağıdaki besinler otoimmün hastalıklar ve beslenme tedavisinde önemli yer tutar:
Tereyağı, hindistan cevizi yağı, soğuk sıkım zeytinyağı ve avokado yağı pişirmede kullanılabilmektedir. Bununla birlikte, bitkisel yağların çoğu yüksek ısı, basınç ve çeşitli kimyasallarla işlendiğinde zararlı hale gelebilmektedir.
Otoimmün hastalıkların temel yaklaşımlarındandır. Karabuğday, kinoa, amarant ve teff gibi pseudo-tahıllar, yüksek besin değerleri nedeniyle iyi birer alternatiftir. Ayrıca D vitamini, C vitamini, çinko ve magnezyum takviyelerinin alınması, aşırı aktif bağışıklık sistemini sakinleştirmede etkilidir.
Sonuç olarak, otoimmün hastalıklarda beslenme tedavisi kişiye özel olmalıdır. Her bireyin tetikleyicileri farklı olabilmektedir. Bu nedenle hangi besinlerin sizde inflamasyonu tetiklediğini anlamak için bir eliminasyon diyeti uygulamak faydalı olacaktır. Beslenme düzeninizdeki değişiklikler tek başına hastalığı tamamen ortadan kaldırmasa da, yaşam kalitenizi önemli ölçüde artırabilmektedir. Dolayısıyla, sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmek ve vücudunuzun ihtiyaçlarını dinlemek, otoimmün hastalıklarla mücadelede en güçlü silahlarınızdan biridir.
Otoimmün hastalıklarda beslenme düzeni, inflamasyonu azaltmayı hedeflemelidir. Gluten ve işlenmiş gıdalardan kaçınmak, omega-3 bakımından zengin yiyecekler tüketmek, sebze ve meyve ağırlıklı beslenmek ve fermente gıdaları diyete eklemek önemlidir.
Otoimmün hastalıklarda genellikle gluten içeren tahıllar, süt ürünleri, işlenmiş gıdalar, rafine şeker, yüksek miktarda tuz içeren yiyecekler ve alkol gibi besinlerden kaçınılması önerilir. Bu besinler iltihaplanmayı artırabilmekte ve semptomları şiddetlendirebilmektedir.
Bağırsak sağlığı, otoimmün hastalıklarda kritik bir rol oynar. Sağlıklı bir bağırsak florası, bağışıklık sisteminin düzgün çalışmasına yardımcı olur ve iltihaplanmayı azaltır. Probiyotik ve prebiyotik içeren gıdalar tüketmek bağırsak sağlığını destekler.
Evet, Akdeniz diyeti otoimmün hastalıklarda faydalı olabilmektedir. Bu diyet anti-inflamatuar özelliklere sahip zeytinyağı, balık, sebze, meyve ve tam tahıllar içerir. Araştırmalar, bu beslenme tarzının otoimmün hastalık semptomlarını hafifletebileceğini göstermektedir.
Beslenme değişiklikleri, otoimmün hastalıkları tamamen ortadan kaldırmasa da semptomları önemli ölçüde azaltabilmekte ve yaşam kalitesini artırabilmektedir. Kişiye özel beslenme planı uygulamak ve tetikleyici besinlerden kaçınmak, hastalık yönetiminde etkili bir strateji olabilmektedir.
Diyetisyen Ece Kirmit web sitesi ve sosyal medya kanallarında bulunan içerikler bilgilendirme amaçlıdır. Tedavi, tanı ve bilgi için iletişime geçiniz.
@ 2023 Tüm Hakları Saklıdır.